Kuranı Anlayalım
 
  Kuranı Kerim
  => Ana Sayfa
  => videolar
  => AYETLERİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
  => BAKARA SURESİ 185-191
  bakara 224-227
  Kur'an'daki terimler
BAKARA SURESİ 185-191

BAKARA SÜRESİ  185-191

BAKARA SÜRESİ 185-191

“(Oruç gibi nefsinize hakim olmanız sağlayacak ibadetleri yerine getirmekle birlikte, meşru dairede yiyin için ancak) mallarınızı aranızda (hırsızlık, gasp, yolsuzluk, hıyanet, faiz, kumar vb.) batıl yollarla yemeyin; bir de onları size ait olmayan bir şeyi üzerinize geçirmek veya halkın mallarından bir kısmını bile bile günah yollarla yemek için, (rüşvetle) mevki ve makam sahiplerine aktarmayın.”

 

Nüzul sebebi

Rivayet edilmiştir ki Abdân el-Hadremî, İmrü'l-Kays el-Kindî'den bir parça yer dava etmişti ve delili yoktu. Bundan dolayı Resulullah İmriü'l-Kays'a yemin ettirmeye karar verdi. O da yemin etmek istedi. Hemen Peygamber (s.a.v.): "Gerçek şu ki, Allah'a olan ahidlerini ve yaptıkları yeminler i ni az bir para karşılığı satanlar..." (Âl-i İmrân, 3/77) âyetini okudu. Okuyunca İmrü'l-Kays yeminden çekindi ve adı geçen araziyi Abdan'a teslim etti. Bunun üzerine, işte bu, "yemeyiniz" âyeti nazil oldu.

 

Bu ayetler toplumsal barış için en önemli tehdit unsuru olan yoksulluk-gelir dağılımı adaletsizliği ve yolsuzlukların önlenmesine yönelik emir ve yasakları tebliğ ediyor.

 

 Dünyanın en zengin ülkelerinde yaşayan % 20'lik bir nüfus, dünya gelirinin % 86'sına sahipken, en alt kademedeki % 20'lik nüfus ise dünya gelirinin sadece ve sadece % l'lik bir bölümüne sahiptir. % 13'lük bir gelir ise % 60'lık orta halliler tarafından paylaşılıyor

 

Dünyada aşırı beslenme ve aşırı tüketimin yol açtığı hastalıklardan dolayı ölenlerin sayısı, eksik beslenmeden dolayı ölenlerin sayısından en az iki kat fazladır.

 

Düşününüz, Ramazan günleri, lezzetlerinden ve kendi öz malını bile yemekten Allah'ın emrine uyarak nefsini yasaklayan insanlar, sonra başkalarının malını haksız olarak nasıl yerler? Elin malına nasıl göz dikerler? Elbette bunlara yaraşan daima helâl yemektir. Sakın haksız mal yemeyin. Yiyip de insanların mallarından bir kısmını günahla, günahkârlıkla yiyesiniz diye, mallarınızla hakimlere, hükümetlere düşmeyin. Halkın mallarından yemek için hakimlere, hükümetlere bağlanmayın, rüşvet vermeyin, yani bunları bile bile yapmayın

 

Bir Hadis: Bir de iki hasım, Peygamberimizin huzuruna muhakeme olmaya gelmişlerdi. "Resulullah buyurdu ki: "Ben de sizin gibi bir insanım, siz ise bana muhakeme için geliyorsunuz. Olabilir ki bir kısmınız delilini diğerinden eksik ifade eder. Ben de dinlediğime göre hüküm veririm. Bundan dolayı her kimin leh i ne, kardeşinin hakkından bir şeye hüküm verirsem, ona bir ateş parçasını hüküm vermiş olurum.' Bunun üzerine taraflardan ikisi de ağladılar ve her biri: 'Benim hakkım arkadaşımın olsun.' dedi. Resulullah da: 'Haydi bakınız, araştırınız, sonra kur'a atınız. Ondan sonra da birbirinizle helâlleşiniz' buyurdu. "

 

 

Bakara 189

“Sana (ramazan ayı münasebetiyle) hilallerden soruyorlar. De ki: onlar insanlara vakitleri bir de  Hac zamanlarını bildirir. (kainat hadiselerini bir takım batıl inanışlara göre değerlendirmeyin; Kuranı bir yıldızname , Resulullah’ı müneccim gibi düşüp sorular sormayın.) çünkü gerçek fazilet, evlere arkalarından girmeniz değildir; gerçek fazilet takvalı olamaya çalışmaktır. O halde evlere kapılarından girin (Her konuyu kaynağından araştırın ve kime ne sorulacağını, ve nasıl davaranılacağını bilin ) Emir ve yasaklarına tam ittiba ile Allah’ın korumasına girin ki gerçek mazhariyete, muradınıza ve gerçek kurtuluşa erebilesiniz. 

 

Bakara 190-195

Sizinle fiilen savaşanlarla Allah yolunda savaşın, fakat (kural tanımayarak) aşırıya gitmeyin

 “O sizinle savaşanları savaş halindeyken bulduğunuz yerde öldürün ve onları sizi çıkardıkları yerden çıkarın (ülkenizi onlardan kurtarın). (Her ne kadar savaş sizin için istenmeyen bir şey ise de,) fitne (küfür ve şirkin hakimiyetinin meydana getirdiği zulüm, kaos, ve baskı ortamı) savaştan, insan öldürmekten daha beter bir durumdur. Mescidi haram çevresinde sizinle savaşmadıkları sürece siz de orada onlarla savaşmayın, eğer savaşırlarsa, bu takdirde öldürün onları. Böyledir kural ve anlaşma tanımaz kafirlerin cezası. “

“Evet vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah bağışlayandır, merhamet edendir.“

:"Fitne kalmayıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer savaşa son verirlerse zaten zâlimlerden başkasına karşı düşmanlık beslenmez.“

 “Haram ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler karşılıklıdır. Ama kim bu aylarda sizin üzerinize saldırırsa, onun size saldırdığı gibi siz de onlara saldırın. Her durumda Allah’dan O’nun emirlerine karşı gelmekten, çizdiği sınırlara riayet etmemekten sakının ve bilin ki Allah müttakilerle beraberdir.”

“Allah yolunda infak edin de kendinizi kendi elinizle tehlikeye atmayın. İyilik yapın.. Allah iyilik yapanları sever”

 

Bakınız:

Enfal: 61

Bakara: 190

Hacc: 39

 

 

 

Nerede bulunurlarsa öldürülecek olan müşrikler, Arabistan kıtasında o zaman yaşayan ve müslümanların kökünü kazımaya azmetmiş bulunan müşriklerdir.

 

Savaş ve barış müslümanların güçlerine, menfaatlerine ve dinin amaçlarına bağlıdır.

 

Savaş halinde yasak fiiller:

a) İşkence. Öldürülecek olan kimseye dahi işkence edilemez; zulüm ve işkence bütün çeşitleriyle yasaktır.
b) Savaşçı olmayanların öldürülmesi. Savaşçı, fizik bakımından savaşabilecek kimselerdir. Bunların dışında kalanlar kasten ve doğrudan öldürülemez. Bu cümleden olarak kadınlar, çocuklar, savaşçı sahiplerine hizmet için gelmiş köleler, körler, dünyadan el etek çekmiş din adamları, akıl hastaları, yaşlılar, hastalar, kötürümler vb. leri öldürülmez.
c) İnsan ve hayvanların uzuvlarının kesilmesi.
d) Verilmiş söze ve yapılmış andlaşmaya aykırı hareket.
e) Savaş zarureti bulunmadıkça zirai mahsullerin, orman ve ağaçların yakılması.
f) Namus ve şereflere tecavüz, zina ve gayr-i meşru münasebetler. Düşman kadınlarının ırzına geçen sivil ve askerler zina suçu işlemiş olur ve bunun cezasını çekerler.
g) Düşmandan alınan rehineleri öldürmek. Bunlar misilleme yoluyla dahi öldürülemez.
h) Ölülerin başını veya uzuvlarını kesip teşhir etmek.
ı) Katliam. Hz. Peygamber ve raşid halifeler zamanlarında savaştan sonra esirler veya zaptolunan yerlerin ahalisi için katliam emri verildiğine dair bir tek örnek dahi yoktur. Mekke fethini müteakip Rasulullah (s.a.v.) bazı harb suçluları ve hainler dışında kalan düşmanlarını affetmiştir.
i) Kesin bir meşru müdafaa söz konusu olmadıkça akrabayı öldürmek. Akraba düşman saflarında olsa dahi öldürülmez.
j) Çiftçi, tacir, esnaf, işadamı gibi fiilen harbe iştirak etmemiş, savaş ile ilgili olmayan kimseleri öldürmek.
k) Harb esirlerini rehine almak, kalkan yapmak, onların arkasında düşmana doğru ilerlemek.
l) Bazı İslam hukukçularının açık ifadelerine göre zehirli ok kullanmak

 

 

 

 

 

 

 

 
   
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol